You are currently viewing Miras Paylaşma Sözleşmesi

Miras Paylaşma Sözleşmesi

Mirasın mirasçılara geçmesiyle birlikte mirasçılar arasında ortaklık meydana gelir. Terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bu ortaklık elbirliği mülkiyet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple terekedeki bütün hak ve borçlar üzerinde tüm mirasçılar birlikte tasarruf etmektedir. Ortaklık çeşitli şekillerde sona erebilmektedir. Örneğin mirasın paylaşılması, elbirliği mülkiyetten paylı mülkiyete geçilmesi ve terekenin aktifinde hiçbir değerin kalmaması gibi sebeplerle miras ortaklığı sona erebilmektedir. Mirasın paylaşılmasıyla mirasçılar anlaşarak terekedeki malların tamamını veya bir kısmı üzerindeki mülkiyeti elbirliği mülkiyetinden payları oranında paylı mülkiyete dönüştürebilmektedirler.

Mirasın paylaşması terekedeki tüm değerler üzerinden olabileceği gibi yalnızca bir kısmı üzerinden de paylaşım yapılabilmektedir. Terekede yer alan tüm malvarlığının paylaşıldığı durum tam paylaşmadır. Yalnızca tüm mirasçıların onayıyla tam paylaşım gerçekleşebilmektedir. Mirasçıların oybirliğine ulaşamadıkları durumda ise bu sefer miras paylaşım davası ile gerçekleşir. Paylaşım gerçekleşmiş olsa da mirasçılar terekedeki borçlardan sorumlu olmaya devam etmektedirler. Her ne kadar kanunda net olarak düzenlenmemiş olsa da tereke malları üzerinden kısmi paylaşma yapmak da mümkündür.  Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler.” Hükmünden hareketle kısmi paylaşım yapılabileceği sonucuna varılmaktadır. Kısmi paylaşımda terekenin tümü üzerinden değil yalnızca bir kısmi üzerinden paylaşım yapılmakta ve paylaşım yapılmayan kısım üzerinde elbirliği mülkiyet devam etmektedir. Objektif kısmi paylaşım ve sübjektif kısmi paylaşım olmak üzere iki tür paylaşım şekli bulunmaktadır. Objektif kısmi paylaşımda mirasçılar oybirliği ile anlaşarak terekedeki bazı haklar üzerinde paylaşım yapmaktadırlar.  Örneğin terekede mirasbırakandan kalmış konut ve araziler vardır. Mirasçılar anlaşarak  bu arazilerin elbirliği mülkiyetten paylı mülkiyete geçmesini kararlaştırabilirler veya satarak bu bedelin aralarında paylaşılmasına karar verebilirler. Böyle bir durumda konut üzerindeki elbirliği mülkiyet hala devam edecektir ancak araziler üzerindeki mülkiyet paylı mülkiyettir.  Subjektif kısmi paylaşmada ise mirasçıların yine oybirliği ile anlaşarak bir veya birkaç mirasçıya paylarını verip geride kalanların elbirliği mülkiyete devam ettiği paylaşım biçimidir.  Örneğin mirasbırakanın terekesinde bir miktar para ve taşınmazlar bulunmaktadır. Mirasçılardan birine bu paranın verilip mirasçılıktan çıkması sübjektif kısmi paylaştırma olarak adlandırılmaktadır. Bundan sonra artık parayı alan mirasçı miras ortaklığının bir parçası olmayacaktır ancak diğer mirasçılar terekede kalan tüm haklar ve borçlar üzerinde elbirliği mülkiyete sahiptirler. Subjektif kısmi paylaştırmanın gerçekleşebilmesi için tüm mirasçıların buna rıza göstermeleri şarttır. Mirasçı miras ortaklığından çıkmak için istediği malvarlığını alsa bile tüm mirasçılar onay göstermediği sürece miras ortaklığına dahil olmaya devam edecektir.

Miras paylaşımı iki yolla gerçekleşmektedir. Bunlar elden paylaşma ve sözleşme ile paylaşmadır. Elden paylaşmada mirasçılar anlaşarak her bir mirasçıya düşen payı fiili olarak o mirasçıya devrederek paylaşımı gerçekleştirirler. Her ne kadar mirasçılar elden paylaşımı sözleşme ile de gerçekleştirebiliyor olsa da yapılan bu sözleşme miras paylaşma sözleşmesinden farklıdır. Sözleşme ile paylaşmada ise mirasçılar, miras paylaşma sözleşmesi imzalayarak mirastan kendi payına düşen kısmı paylaşma borcu altına girmiş olurlar. Miras paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Yazılı şekilde yapılmayan ve tüm mirasçıların katılmadığı bir miras paylaşma sözleşmesi geçersizdir. Miras paylaşma sözleşmesi uyarınca kendisine düşen borcu ifa etmekten kaçınan mirasçı için diğer mirasçıların dava açabilme hakkı vardır.

MİRAS PAYLAŞMA SÖZLEŞMESİ

Miras paylaşma sözleşmesi nitelik olarak borçlandırıcı işlem özelliğindedir. Sözleşmeyi imzalayarak mirasçılar mirası paylaşma borcu altına girerler.  Miras paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Terekede taşınmazlar olsa dahi sözleşme ile mülkiyet devredilmediği yalnızca devir borcu altına girildiği için adi yazılı şekilde yapılmış olması sözleşmenin geçerli olması için yeterlidir.   Normalde sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış olması geçerlilik şartı olsa da Yargıtay bazı durumlarda sözleşme geçerlilik şartını taşımasa da borçlunun sözleşme konusu borcu yerine getirip alacaklının da ifayı kabul ettiği durumlarda sözleşmenin sonradan geçerli olarak kabul ettiğine yönelik karar vermiştir.

Miras sözleşmesinin tarafları tüm mirasçılar olduğundan dolayı sözleşmenin geçerli olabilmesi için tüm mirasçıların sözleşmeye imza atması gerekmektedir. Mirasçılardan birinin dahi katılmadığı sözleşmeler geçersizdir. Sözleşmenin kurulumunda olduğu gibi sözleşmenin konusunu değiştirirken ya da sözleşmeyi feshederken yine tüm mirasçıların onayı gereklidir.  Mirasçı bu onayı kendisi verebileceği gibi temsilcisi aracılığıyla da sözleşmeyi imzalayabilir. Yetkisiz temsilci tarafından imzalanan miras paylaşma sözleşmesi mirasçı tarafından icazet verilinceye kadar geçersizdir.  Tam ehliyetsiz velayet altındaki mirasçılar miras paylaşma sözleşmesi imzalayamazlar. Ancak velileri/vasileri onların adına bu sözleşmeyi yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler için ise bu kişiler miras paylaşma sözleşmesi imzalayabilir ancak sözleşmenin geçerli olabilmesi için yine velinin/vasinin izni gerekmektedir. Vesayet altındaki kişiler için ise durum daha farklıdır. Vasi tarafından sözleşme imzalansa ya da sözleşmeye sonradan icazet verse bile sözleşmenin geçerli olabilmesi için vesayet makamının izni ve denetim makamının da onayı gerekecektir.

Miras paylaşma sözleşmesinin terekedeki tüm malvarlığı veya haklar üzerinde kurulmasına gerek yoktur. Mirasçılar aralarında anlaşarak terekenin bir kısmının paylaşılmasını da kararlaştırabilirler.  Miras paylaşma sözleşmesiyle mirasçılara tanınan bir diğer imkan ise tereke üzerindeki elbirliği mülkiyeti sonlandırıp paylı mülkiyete geçebilmelidir. Normalde sulh hakimlerine başvurarak mahkeme kararı ile paylı mülkiyete geçilebilirken sözleşme ile de geçiş gerçekleşebilmektedir. Yine paylaşımda olduğu gibi paylı mülkiyete geçerken de tüm malvarlığı üzerinde karar kılınabileceği gibi yalnızca bir bölümü üzerinde de paylı mülkiyete geçilebilmektedir.

Tüm alacaklar gibi miras paylaşma sözleşmesinden doğan alacaklar da zamanaşımına tabidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde belirttiği gibi aksine hüküm bulunmayan alacaklar on yıllık zamanaşımına tabi olduğu için miras paylaşma sözleşmesi de on yıllık zamanaşımına tabidir. Bu sebeple sözleşme zamanaşımına uğradığı takdirde, mirasçılar miras paylaşma sözleşmesinin uygulanması isteme hakkını kaybeder. Zamanaşımını kesen ya da durduran durumlar burada da geçerlidir. Örneğin miras paylaşma sözleşmesinden dolayı dava açıldığı takdirde zamanaşımı duracaktır. Ya da miras paylaşma sözleşmesine konu olan taşınmazın sadece zilyetliğini devredip tasarruf işleminin gerçekleştirilmediği durumda taşınmazın mülkiyeti geçmediği için borç tam olarak ifa edilmemiştir. Ancak mülkiyet geçmemiş olsa da zilyetliği elinde bulundurduğu için zamanaşımı işlemeyecektir. Zamanaşımı devir ümidinin kesilmesiyle birlikte başlayacaktır .Miras paylaşım sözleşmesinin konusu bir malvarlığı olabileceği gibi bir hak üzerine de olabilmektedir. Hak üzerine yapılan sözleşmelerde ifa sözleşmenin kurulmasıyla gerçekleştirilmiş olduğu için zamanaşımı sözleşmenin kurulduğu an itibariyle işlemeye başlar.

Mirasçılar, miras paylaşma sözleşmesinden doğan borcunu ifa etmekten kaçınan borçluyu ifaya zorlayabilir veya ifa etmesi için dava açılabilir. Açılacak bu dava miras paylaşma davası değil miras paylaşma sözleşmesinden doğan alacak hakkına ilişkin bir davadır. Borcun ifası mirasçının iradesi dışında gerçekleşmiyor olabilir. Örneğin deprem sonucu sözleşme konusu olan taşınmaz ortadan kalkıp ifa imkansız hale gelebilir. Böyle bir durumda sözleşme konusu artık ortada kalmadığı için sözleşme sona erecektir.

Kaynakça

Çabri, Prof Dr. Sezer. Miras Hukuku Şerhi. İstanbul: On iki Levha Yayıncılık, 2020.

Prof. Dr. Zahit İmre, Prof Dr. Hasan Erman. Miras Hukuku. İstanbul: Der Yayınları, 2018.