You are currently viewing Hizmet Hukuk Müşavirliği Sözleşmesi

Hizmet Hukuk Müşavirliği Sözleşmesi

  1. Hizmet Hukuk Müşavirliği Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Gelişen ve değişen koşullar iş hayatında yeni ve karma sözleşme tiplerinin doğmasına neden oluyor. Önemli bir kamusal görev olan avukatlık mesleğinin sürekli ve aynı standartlarda yürütülebilmesi, hizmet hukuk müşavirliği sözleşmeleri ile mümkün olabilmektedir. Bu sözleşme ile avukat, sözleşme süresi boyunca müvekkile hukuki konularda danışmanlık hizmeti vermeyi, müvekkil ise sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde aylık veya yıllık şekilde ücret ödemeyi taahhüt eder. Avukat ile müvekkil yalnızca belirlenen alanların müşavirlik sözleşmesi kapsamında olacağına karar verebilecekleri gibi tüm uyuşmazlıkların sözleşme kapsamında olduğunu da kararlaştırabilirler.

Avukat ve müvekkilin diğer avukatlık sözleşmelerinde olduğu gibi müşavirlik hizmet sözleşmesinde de yükümlülükleri devam etmektedir. Hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesinin diğer avukatlık sözleşmelerinden ayrıldığı nokta müvekkil ile avukat arasında ilişkinin sözleşme süresince devam etmesi ve avukatın bu süre zarfında müvekkilin işini görmese dahi ücrete hak kazanmasıdır.

Hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesi hukuki niteliği olarak hizmet sözleşmesine benziyor olsa da hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilemez. Türk Borçlar Kanunu’na göre hizmet sözleşmesinde işgören kişi sözleşme süresi boyunca işverene bağımlı olarak iş görmeyi üstlenmektedir ancak hukuk müşavirliğinde avukat müvekkilden bağımsız hareket etmektedir ve aynı zamanda başka müvekkillerin işlerini de görmeye devam etmektedir. Bu nedenle hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesi, hizmet sözleşmesine benziyor olsa da ağırlıklı olarak vekalet sözleşmesinin özelliklerini gösteren karma nitelikli bir sözleşmedir.

2-Sözleşmenin Kurulması ve Süresi

            Hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesinde de avukatlık sözleşmesinde olduğu gibi tarafların karşılıklı iradesinin uyuşması ön planda tutulmuştur ancak avukatlık sözleşmesine kıyasla hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesine daha geniş bir sözleşme özgürlüğü tanınmıştır. Sözleşme kurulurken taraflar Avukatlık Kanunu’nda yer alan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, avukatın azli ve istifası ve bunun sonucuna ilişkin hükümlerde kanuna bağlı kalmak zorunda değildir. Taraflar kanunun temel ilkelerine ve dürüstlük kuralına aykırı hareket etmeden bu konular hakkında kendi kararlaştırdıkları hükümleri uygulayabilecektir.

            Taraflar, hukuk müşavirliği hizmetinin neleri kapsayacağı konusunu özgürce belirleyebilirler. Yalnızca hukuki danışmanlık hizmetinin sağlanacağını kararlaştırabilecekleri gibi dilerlerse dava ve icra takibi gibi hukuki hizmetlerin de avukat tarafından yürütüleceğini kararlaştırabilirler. Danışmanlık hizmeti alan tarafın tüzel kişi olduğu durumlarda sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmadığı sürece tüzel kişinin temsilcilerinin, çalışanlarının yahut ortaklarının hukuki işleri sözleşme kapsamında değildir bununla birlikte bu kişilerin yapmış olduğu işlemler tüzel kişinin şahsında ve hesabında sonuç doğuruyor ise bu durum sözleşme kapsamı içerisindedir.

            Hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesinde kararlaştırılan ücret taraflar arasında aylık, yıllık gibi belirlenen sürelerde ödenir çünkü bu sözleşmede niteliği gereği avukat herhangi iş yapmamış dahi olsa karşı tarafa borç yükler, avukat burada asıl olarak iş görmeyi değil danışmanlık hizmeti vermeyi taahhüt eder. Taraflar dilerlerse yalnızca sabit ücret belirleyebilecekleri gibi, takip edilen dava, icra ve diğer hukuki işler için ayrıca bir ücret ödenmesini de kararlaştırabilirler. Avukatlık Kanunu’nun 163. maddesine göre avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz ancak hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesi niteliği gereği avukatlık sözleşmesinden farklı olduğu için avukatlık asgari ücret tarifesi altında bir ücret kararlaştırılabilmesi mümkündür. Sözleşme kurulurken ihtirazi kayıt konulmadan asgari ücret tarifesi altında bir ücret kararlaştırıldığı ve sözleşme sırasında bir itirazda bulunulmadan ücretin alındığı durumda avukat tarafından asgari tarifenin altında ücret kararlaştırıldığı gerekçesiyle talepte bulunulması dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir.

            Sözleşme kurulurken taraflar herhangi bir süre belirlememiş ise hukuki müşavirlik hizmet sözleşmesi belirsiz süreli olarak yapılmış sayılır. Sözleşme belirli süreli olarak belirlendiği durumda sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı takdirde fesih bildirimine gerek duyulmaksızın sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Belirli süreli sözleşmenin fesih ile sona ereceğinin kararlaştırıldığı durumda fesih bildiriminde bulunulmaz ise sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.

Sözleşme kurulurken tarafların sözleşmeyi feshetmesini aşırı derecede zorlaştıran yahut sözleşmenin feshi halinde fesheden tarafa ağır yaptırımlar öngören hükümler geçersiz sayılacaktır çünkü avukat ile müvekkil arasında bir vekalet ilişkisi mevcuttur ve vekalet ilişkisi de güvene dayanmaktadır. Örneğin hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesinin feshi halinde beş yüz bin Türk Lirası ödeneceğine dair sözleşme hükmü geçersizdir. Yargıtay’ın çok sayıda benzer içtihadı bulunmaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2005/6451 E., 2005/15193 K., 2008/14644 E., 2009/7541 K., 2012/5455 E., 2012/881 K. sayılı kararları.

3-Hizmet Hukuk Müşavirliği Sözleşmesinin Sona Ermesi

            Taraflar sözleşmeyi belirli süreli olarak kararlaştırmışlar ise sürenin sona ermesi ile birlikte eğer sona erme fesih şartına bağlanmamış ise kendiliğinden sona erecektir. Sözleşme kendiliğinden sona erdiği için de avukatın azli veya istifası hükümlerine gitmeye gerek olmayacaktır. Sözleşme belirtilen süre sonunda sona erdiği durumda avukat, sözleşmenin sona erdiği ana kadar tamamlamış olduğu işler ve vermiş olduğu danışmanlık hizmeti için Avukatlık Kanunu’nda belirlenen ücretin tamamına hak kazanacaktır. Tamamlanmayan işler için ise avukatın sözleşme sona erdiği ana kadar yapmış olduğu işlemler için hakkaniyet ölçüsünde ücret talep etme hakkı doğacaktır, karşı yan vekalet ücretine ise doğrudan hak kazanması gerekecektir ancak çoğu durumda sözleşme tarafların feshi ile sona ermektedir. Müvekkilin veya avukatın sözleşmeyi feshetmesi ayrı ayrı sonuçlara bağlanmıştır.

  • Sözleşmenin Müvekkil Tarafından Sona Erdirilmesi

Hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesinde sözleşme özgürlüğü avukatlık sözleşmesine kıyasla daha geniş tutulsa da avukatın özen yükümlülüğü hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesinde de devam etmektedir. Avukatın özen yükümlülüğünü ihlal etmesi yahut müvekkil ile aralarında bulunan güven ilişkisini zedeleyecek davranışlarda bulunması müvekkilin sözleşmeyi feshetmesi için haklı nedenler oluşturmaktadır. Örneğin avukatın süre sınırına tabi bir işi süresi içinde yapmaması yahut müşavirlik hizmeti verdiği şirketin sırlarını üçüncü kişiler ile paylaşması müvekkil için sözleşmeyi haklı olarak feshetmek için geçerli nedenlerdir.

Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Bu nedenle müvekkil tarafından hizmet hukuk müşavirliği sözleşmesi feshedilirse eğer sözleşme belirli süreli olarak kararlaştırılmış ise müvekkil sözleşmenin kalan kısmı için ücret ödemeyecektir ancak haklı nedenle sözleşme feshedilmiş olsa da avukat fesih zamanına kadar vermiş olduğu danışmanlık hizmeti ve o zamana kadar tamamlamış olduğu hukuki hizmetler için ücretin tamamına hak kazanacaktır. Tamamlanmayan işlemler için herhangi bir ücret alamayacaktır.

            Müvekkilin sözleşmeyi sona erdirmesi her zaman haklı bir nedene dayanmak zorunda değildir. Müvekkil ile avukat arasında güven ilişkisi egemen olduğu için taraflar dilediği zaman sözleşmeyi feshedebilecektir. Müvekkil tarafından sözleşmenin haksız biçimde feshedilmesi durumunda avukat, sözleşme sonuna kadar olan ücretin tamamına hak kazanır ancak avukatın hak kazandığı ücret belirlenirken TBK md. 408 hükmü gereği (BK md. 325) işi gerçekleştirseydi yapmış olacağı masraflar ve bu işi gerçekleştirmediği için yaptığı işten elde ettiği kazanç düşülür. Yargıtay da avukatın alacağı ücret hesaplanırken yapmaktan kurtulduğu masrafların ve elde ettiği gelirlerin dikkate alınması gerektiğine hükmetmiştir (Yargıtay 13. HD., E. 2008/16061 K. 2009/8031 T. 10.06.2009).

  • Sözleşmenin Avukat Tarafından Sona Erdirilmesi

Avukatın müvekkile olduğu gibi müvekkilin de avukata karşı borçları bulunmaktadır. Müvekkilin yükümlülüklerin başında ücret ödenmesi gelmektedir. Bu nedenle avukatın hukuk müşavirliği sözleşmesinde kararlaştırılan muaccel hale gelen ücreti alamaması avukat için sözleşmeyi haklı fesih nedenidir. Müvekkilin borçlarından bir diğeri de avukata bilgi ve belge verme yükümlülüğüdür. Avukatın hukuki uyuşmazlığı çözmesi için ihtiyacı olan belgeleri hiç vermemesi ya da eksik vermesi veya avukatı yanlış şekilde bilgilendirmesi de fesih için haklı nedenlerdir. Avukat, sözleşmeyi haklı olarak feshettiği durumda sözleşme döneminin sonuna kadar olan ücreti talep edebilecektir ancak müvekkilin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği durumda olduğu gibi bu ücretten işi gerçekleştirseydi yapmış olacağı masraflar ve bu işi gerçekleştirmediği için yaptığı işten elde ettiği kazanç düşülür.

Avukatın feshinin haklı olması durumunda avukat yine karşı yan vekalet ücretinin tamamına hak kazanacaktır. (Yargıtay 13. HD., 2008/14644  E., 200977541 K. sayılı T. 01.06.2009).

            Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinin birinci fıkrasına göre “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.” Bu sebeple hukuk müşavirliği hizmet sözleşmesini haksız olarak fesheden avukatın ücret talep etme hakkı olamayacaktır ancak fesih tarihine kadar tamamlamış olduğu işlerden dolayı vekalet ücretine hak kazanır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi  E. 2008/16061 K. 2009/8031 T.  10.06.2009 Tarihli Kararı:

Davacı, avukat ile davalı arasında 1.06.1996 tarihinde yapılan Sözleşmenin 6.maddesine göre, taraflar dönem sonunda iki ay önceden bildirmek koşulu ile dönem sonu itibariyle sözleşmeyi feshedebilirler. Davalı 1.06.2005 tarihli yeni sözleşme dönemi başladıktan sonra 13.06.2005 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshetmiştir. Ne var ki, bu fesih ihbarı sözleşmenin 6. maddesine uygun olmadığından sözleşmenin 1.06.2005 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile uzadığı kabul edilmelidir. Davalı kural olarak dönem sonuna kadar olan ücretten sorumludur. Ancak; BK.390 ve 325. maddeleri uyarınca davacının işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeylerin ücretinden indirilmesi gerekir. 0 halde; mahkemece, uzman bir bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılmalı ve BK. 325. maddesi hükmü gereğince davacı avukatın ücretinden indirilmesi gereken miktar saptanmalı ve sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Kaynakça

Canan Ruhi, Ahmet Cemal Ruhi. Avukatlık Hukuku. Seçkin Yayıncılık, 2021.

Cimbar, Ferhat. Avukatlık Sözleşmesinde Ücret. onikilevha yayıncılık, 2019.

Özen, Av. Atilla. Avukatlık Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2019.