You are currently viewing Dernek Üyeliğine Kabul ve Üyelikten Çıkarma

Dernek Üyeliğine Kabul ve Üyelikten Çıkarma

1. DERNEK ÜYELİĞİ, DERNEK ÜYELİĞİNİN HUKUKİ STATÜSÜ, ÜYELİK TÜRLERİ

Dernekler, Medeni Kanun’da kazanç paylaşmak dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş, gerçek veya tüzel kişilerden oluşan kişi topluluğu olarak düzenlenmiştir (TMK m.56). Bu nedenle üyeler dernek için büyük bir önem arz etmektedir. Nasıl ki Medeni Kanun’da düzenlenen bir diğer tüzel kişilik tipi olan vakıflar kuruluş amaçlarını gerçekleştirebilmek için o amaca özgülenmiş bir mal varlığına ihtiyaç duyuyorlarsa, aynı şekilde dernekler de üyelere ihtiyaç duymaktadır. Kanunda da derneğin kurulup, tüzel kişilik kazanabilmesi için en az yedi üyeye ihtiyacı olduğu belirtilmiştir. Derneğin kurulup varlığını sürdürebilmesi için ihtiyacı olan asgari üye sayısı kanunda belirtilmiş olsa da azami sayının ne olacağına dair kanunda bir hüküm yoktur ancak dernekler tüzüklerinde kararlaştırarak azami bir üye sayısı belirleyebilirler.

Dernek ile üye arasındaki ilişkinin türü sözleşmesel bir ilişkidir. Dernek ile üye arasındaki sözleşmenin kurulmasıyla birlikte kişi, üye sıfatını kazanır. Dernek tüzüğünde veya üyelik sözleşmesinde dernek üyeliğinin süreli olacağı kararlaştırılabilir. Bu haller dışında dernek üyeliği sürekli olarak devam ettiği için üyelik ilişkisi belirsiz sürelidir. Ayrıca üye ile dernek arasındaki ilişki tek tarafa borç yükleyen bir ilişki değildir. Üyenin derneğe karşı hak ve yükümlülükleri olduğu gibi aynı şekilde derneğin de üyeye karşı hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.

Medeni Kanun’da ve Dernekler Kanunu’nda kurucu üyelik ve onursal üyelik gibi çeşitli üyelik türleri düzenlenmiştir. Kurucu üyeler ile daha sonra derneğe katılan üyeler arasında bir hiyerarşi bulunmamaktadır. Onur üyeliği ise diğer üyelik türlerinden daha farklıdır. Dernekler, amaçlarını daha geniş kitlelere duyurabilmek, derneğin daha fazla görünürlük kazanmasını sağlayabilmek amacıyla topluma mâl olmuş önemli kişileri onursal üye olarak dernek üyesi yapabilirler. Onursal üyelerin aidat ödeme zorunluluğu bulunmamaktadır ancak istedikleri takdirde aidat ödeyebilirler (TMK m.70). Ayrıca onursal üyelerin genel kurulda oy kullanma hakkı da bulunmamaktadır (TMK m.69). Yalnızca genel kurula katılıp görüşlerini bildirebilirler. Oy haklarının bulunmaması sebebiyle onursal üyeler, genel kurul kararlarının iptali için dava açamazlar. Dernekler, kanunda belirtilen üyelik tipleri dışında kendi tüzüklerinde farklı üyelik tiplerini düzenleyebilirler ancak bu üyelik tipleri eşitlik ilkesi ve kanunun emredici hükümlerini aşacak şekilde üyeler arasında dengesizlik yaratan, üyeleri renk, dil, din, ırk gibi konularda ayrıştıracak biçimde düzenlenemez.

2. ÜYELİK KOŞULLARI

Bir derneğe üye olabilmek için aranan ilk koşul öncelikle ehliyettir. Medeni Kanun’un 64. maddesine göre fiil ehliyetine sahip gerçek ya da tüzel kişiler dernek üyesi olabileceklerdir. Bu nedenle ayırt etme gücüne sahip olmayan tam ehliyetsizlerin, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar dernek üyesine olma hakkına sahip değillerdir. Sınırlı ehliyetliler ise dernek kurucu üyesi olabildikleri için doğal olarak dernek üyesi olma hakkına da sahiptirler.

Sınırlı ehliyetsiz olan ayırt etme gücüne sahip ergin olmayan küçükler dernek üyesi olamasalar da çocuk derneklerine üye ya da kurucu olabilirler. Buna göre on beş yaşını doldurmuş küçükler yasal temsilcilerinin onayı ile çocuk derneklerine kurucu üye ya da üye olabilirken, on iki yaşını doldurmuş küçükler de çocuk derneklerine üye olabilmektedir. Dernek üyesi olabilmek için yaş şartı aranmayıp ergin olmak arandığı için mahkeme kararı ya da evlilik yoluyla ergin kılınan kişiler dernek üyesi olabilirler.

Her ne kadar dernek üyeliği konusunda kanunlarımızda genel olarak serbestiyet ilkesi hâkim olsa da devlet görevlileri hakkında birtakım kısıtlamalar mevcuttur. Dernekler Kanunu’nun 3. maddesine göre Türk Silahlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır. Buradaki kısıtlamaların nedeni ise kamu güvenliğinin sağlanması ve devletin itibarına zarar gelmesinin önlenmesidir.

Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu’nda belirtilen koşullar dışında dernekler de kendi tasarrufları doğrultusunda dernek tüzüklerinde üyelik şartları belirleyebilirler. Ne var ki bu şartlar halkı dil, din, ırkı gibi konularda ayrıştıracak şekilde veya kanuna aykırı olarak düzenlenemez.

3. DERNEK ÜYELİĞİNE KABUL

Bir gerçek ya da tüzel kişi ya bir derneğin kuruluşunda yer alarak ya da halihazırda kurulu olan bir derneğe üye olarak üyelik sıfatını kazanır. Kurucu üyeler, derneğin kuruluşu itibariyle üyelik sıfatını kazanırlar. Kurulmuş bir derneğe sonradan üye olunduğu durumda ise üyelik başvurusunun kabulü ile birlikte üyelik sıfatı kazanılmış olur.

Dernek ile üye arasındaki ilişki sözleşmesel bir ilişki olduğundan üye ile dernek arasındaki irade beyanlarının uyuşması gerekir. Üyelik başvurusu derneğin Medeni Kanun’a göre bu konudaki yetkili organı olan yönetim kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Ne var ki derneğin en üst organı olmasından dolayı dernek genel kurulunun son sözü söyleme yetkisi vardır.

Yönetim Kurulu yazılı olarak yapılan başvuruyu en çok otuz gün içerisinde karara bağlayıp sonucu başvuruyu yapan kişiye yazılı olarak bildirir. Susma irade beyanı sayılamayacağından yönetim kurulunun otuz gün içerisinde karara varmamış olması, başvuru sahibinin üyeliğe kabul edildiği anlamına gelmemektedir.

Dernek üyeliği kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu nedenle bu hakkın temsilciye bırakılması ya da kişinin iradesi dışında zorla derneğe üye yapılması mümkün değildir. Anayasa’daki “Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.” hükmü ile de bu hak anayasal güvence altına alınmıştır.

Dernek üyeliği konusunda kişilere sağlanan güvence aynı şekilde derneklere de sağlanmıştır. Nasıl ki bir kişi dernek üyesi olmaya zorlanamıyorsa aynı şekilde dernekler de kendisine yapılan tüm başvuruları kabul etmek zorunda değildir. Bir kişi üye olabilmek için kanunda ve dernek tüzüğünde belirtilen tüm koşulları sağlamış olsa bile son söz yine derneğe aittir. Haklı bir gerekçe göstermeden de üyelik başvurusunu reddedebilir ancak bu durumun istisnası vardır. Toplumda büyük bir konuma sahip adeta bir tekel konumunda olan dernekler, haklı bir neden olmaksızın üyelik başvurusunu haklı bir nedene dayanmaksızın reddettikleri durumda kişinin toplumsal yaşamdaki varlığı olumsuz yönde etkilenebileceği için dürüstlük kuralı uyarınca dernek üyeliğe kabule zorlanabilir.

4. DERNEK ÜYELİĞİ SIFATININ BİTMESİ

Dernek üyeliği sıfatının bitmesi irade dışı ya da iradeye bağlı şekillerde gerçekleşebilmektedir. İrade dışı üyeliğin bitmesine örnek olarak dernek üyeliği hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan kişinin ölümü ile birlikte dernek üyeliği sona erecektir. İradeye bağlı olarak dernek üyeliği sıfatının son bulduğu durumlar ise dernek üyeliğinden ihraç ve istifadır. Dernek üyeliği sıfatının bitmesi ile birlikte üye ile dernek arasındaki ilişki ileriye dönük olarak sona erer. Bu noktadan itibaren üyenin derneğe karşı bir sorumluluğu kalmadığı gibi üye de artık derneğin üyelerine sağladığı imkanlardan faydalanamayacaktır.

a. Dernek Üyeliği Sıfatının Kendiliğinden Son Bulması

Dernek üyeliği sıfatının kendiliğinden son bulduğu durumlarda, üyelik sıfatının kaybedilmesine neden olan olayın gerçekleşmesiyle birlikte ayrıca herhangi bir işleme gerek olmaksızın üyelik son bulmaktadır.

Dernek üyesi kişinin ölümü dernek üyeliğinin kendiliğinden bittiği durumların en yaygın olanlarından biridir. Dernek üyeliği kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmasından dolayı üyeliğin yasal mirasçılara geçmesi ya da vasiyetname ile bir başkasına devredilmesi gibi bir durum mümkün olmayacaktır. Dernek üyesi kişi hakkında gaiplik kararı verildiği durumlarda da aynı şekilde kişinin dernek üyeliği sona erecektir. Tüzel kişiler için de durum benzer şekilde ilerlemektedir. Tüzel kişi, tüzel kişi sıfatını kaybettiği andan itibaren dernek üyeliği sona erecektir.

Kanunda dernek üyesi olabilmek için ehliyet şartı gibi çeşitli şartlar öngörülmüştür. Dernek üyesi olurken bu şartları yerine getiren ancak daha sonra şartları karşılayamayan üyelerinde Medeni Kanun’un 65. maddesi hükmü uyarınca dernek üyeliği kendiliğinden sona erer. Örneğin dernek üyesi kişi ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybettiğinde dernek üyeliği de sona erecektir. Üyeliğe ilişkin aranan şartlar yalnızca kanunda değil dernek tüzüklerinde de olabilmektedir. Derneğin tüzüğünde belirlemiş olduğu üyelik şartlarını sonradan karşılayamayacak duruma düşen kişilerin de aynı şekilde üyelikleri sona erecektir.

Son olarak dernek üyeliğinin kendiliğinden bittiği durum ise derneğin kapatılması ya da feshedilmesidir. Derneğin tasfiyesinin gerçekleşmesiyle birlikte üyelik de sona erecektir.

b. Dernek Üyeliğinden İstifa

Dernek üyeliğinden istifa, dernek üyesinin tek taraflı bir irade beyanıyla birlikte dernek üyeliğinin sona erdiği durumdur. Üyelikten istifa durumunda üyelik beyanı ile birlikte dernek ile üye arasındaki ilişki ileriye dönük olarak sona erer. Üyelikten istifa, üyelikten istifa beyanının dernekte üyelikle ilgili yetkili kılınmış organa ya da bu konuda yetkili kılınmış bir organ yoksa yönetim kuruluna ulaşması ile birlikte gerçekleşir. Anayasa’nın 33. maddesindeki “hiç kimse bir derneğe üye olmaya ya da üye kalmaya zorlanamaz.” hükmü gereği üyelikten istifa beyanının dernek tarafından kabul edilmemesi mümkün değildir. Aynı şekilde üyenin istifa beyanı dernek yetkili organına ulaştıktan sonra da üye bu beyanını geri alamamaktadır. Üye dernekten istifa için herhangi bir neden göstermek zorunda da değildir.

Eski Medeni Kanun’un 65. maddesinde dernek üyeliğinden istifa edebilmek için derneğe altı ay önceden ihbarda bulunma şartı bulunmaktaydı. Bu hükmün getirilmesindeki amaç derneklerin ani ve toplu şekilde üye kaybetmesi durumunda hazırlıksız yakalanıp maddi olarak zor duruma düşmesini önlemekti ancak bu hükmün Anayasa’nın 33. maddesine ve dernekler hukukuna hâkim olan serbestiyet ilkesi ile bağdaşmaması nedeniyle yeni Medeni Kanun’da bu hükme yer verilmemiştir.

c. Dernek Üyeliğinden İhraç

Dernek üyeliğinden istifa nasıl ki üyenin tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen ileriye etkili bir işlem ise üyelikten ihraç da dernek tarafından kullanılan tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir işlemdir. İhraç durumunda da ihraç kararının üyeye ulaşması ile birlikte sonuçları ortaya çıkar ve dernek ile üye arasındaki ilişki sona erer. Aynı şekilde ihraç kararının gerçekleşmesi için üyenin kararı kabul etmesine ihtiyaç yoktur ancak istifa kararından farklı olarak ihraç durumunda ihracın haklı bir nedene dayanması gerekmektedir.

İhraç kararının geçerli olabilmesi için usulüne uygun olarak bu konudaki yetkili kılınmış organ tarafından üyenin savunmasının alınarak verilmiş olması şarttır. Bu konuda kanunda yetkili kılınmış organ dernek genel kuruludur ancak dernekler tüzüklerinde başka bir organı da yetkili kılabilirler. Başka bir organ yetkili kılınmış olsa dahi genel kurulun yetkisi devam etmektedir.

Üyelikten ihraçta ihraç kararının üye tarafından kabul edilip edilmemesinin bir önemi yoktur ancak üyenin ihraç kararına karşı itirazda bulunabilme hakkına sahiptir. Üyelikten ihraç kararı haklı bir nedene dayanmak zorunda olduğunu yukarıda belirtmiştik. Dernekler, üyelikten ihraç nedenlerine dernek tüzüklerinde yer verebilirler ancak dernek üyeliğinden ihraç nedenlerinin tüzükte yer alması derneğin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle dernekten ihraç kararına itiraza ilişkin dernek tüzüğünde ihraç nedeninin bulunduğu ve dernek tüzüğünde ihraç nedeninin bulunmadığı iki farklı durum ortaya çıkmaktadır.

Öncelikle ister dernek tüzüğünde ihraç nedenleri sayılmış olsun ister sayılmamış olsun eğer ihraç kararı yetkili organ tarafından veya usulüne uygun olarak verilmemiş ise üyenin buna itiraz hakkı bulunmaktadır. Üyenin burada ispat etmesi gereken üyelikten haksız şekilde ihraç edildiği değil ihraç kararının usulüne uygun olarak verilmediği olacaktır.

Dernek tüzüğünde dernekten ihraç nedenlerinin düzenlendiği durumlarda, üye ihraç edilmesine neden olan olayın dernekten ihraç edilmek için haklı bir neden olmadığını iddia edemez. Üye böyle bir durumda ihraca neden olan olayın hiç gerçekleşmediğini ispat etmek zorundadır. Bu durumlarda tüzükte belirtilen ihraç nedenleri bağlayıcıdır ve bu hususlar ihlal edilmişse alınacak ihraç kararı yasaya ve hukuka uygun olacaktır.

Dernek tüzüğünde ihraç nedenlerinin düzenlenmediği durumlarda ise üyenin bu karara itirazda bulunabilmek için elinde iki imkân bulunmaktadır. İhraca neden olarak gösterilen olayın hiç gerçekleşmediğini iddia edebileceği gibi ihraca neden olan olayın dernekten ihraç için haklı bir neden olmadığını da iddia edebilir.

Üyelikten ihraç kararına karşı itiraz, kanunda yetkili organ olarak belirlenen genel kurul aleyhine açılır. Üye, ihraç kararının kendisine ulaşmasından itibaren bir ay içerisinde iptal davasını açabilir. Dernek tüzüğünde üye ihracı konusunda genel kurul dışında başka bir organın yetkili olduğu durumlarda ise üye öncelikli olarak dernek içi denetim yollarını tüketmelidir. Yargıtay da dernek içi denetim yolları tüketilmeden açılan iptal davalarını bozmuştur.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 2012/7041 Esas 2012/8107 Karar:

“…Dava dilekçesinde, üyelikten ihraç kararının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR: Dava; davalı dernek yönetim kurulunun üyelikten ihraca ilişkin kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 73. maddesi gereğince derneğin nihai kararları en yetkili organ olan genel kurul tarafından verilir. Aynı yasanın 83/2. maddesi gereğince de derneğin diğer organ kararlarına karşı dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz.

Somut olayda; davacı, davalı derneğin 22.09.2006 gün ve 2006/317 sayılı yönetim kurulu kararının iptalini istemiştir. Davalı derneğe ait tüzüğe göre, yönetim kurulu kararlarının kesin mahiyette olmadığı bu kararlara karşı genel kurul nezdinde itiraz imkânı bulunmaktadır. Genel kurulun onayı olmayan yönetim veya disiplin kurulu kararları, derneğin iç denetim yolları tüketilmiş kararları olarak kabul edilemez. Özellikle dernek üyeliğine kabul ve üyelikten ihraç hallerinde, son karar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 80. maddesine göre de genel kurula aittir. Dernek genel kurulunun dernek üyeliğinden ihraca ilişkin bir kararı bulunmadıkça, dernek üyeliğinin devam edeceği de açıktır. Şu hâlde, davacının üyelikten ihracına dair genel kurulda alınmış bir karar bulunmadığı, davacının dernek iç denetim yollarını tüketmediği anlaşıldığından, mahkemece dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi…’’

Kaynakça

Dural, Mustafa. Türk Özel Hukuku Cilt II Kişiler Hukuku. Filiz Kitabevi, 2015.

Jale Akipek, Turgut Akıntürk, Derya Ateş. Kişiler Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları, 2020.

SAKA, Zafer. Dernekler Hukuku. İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2010.