Bu makalemizde iki başlık altında hem riskli alan kararlarından hem de ayrıca acele kamulaştırma uygulamalarından bahsedeceğiz. Bu bağlamda da acele kamulaştırmanın risklerini açıklayarak riskli alan kararları ile olan ilişkisini açıklayacağız. İki husus arasındaki bağlantıyı kurmak adına öncelikli olarak riskli alanların dönüştürülmesi konusunu ele almamız gerekmektedir.
1.Riskli Alanların Dönüştürülmesi
Riskli alanlar denildiğinde aklımıza ilk gelen husus afet riski altındaki alanlardır. Özellikle günümüzde kentleşmenin ve giderek artması ile riskli alanlarda yapılanma da son derece artmış bulunmaktadır. Afetler hem kentleri hem de doğayı etkilediğinden, bu alanlarda yaşayan insanların afet nedeniyle doğacak yıkıma karşı alınacak önlemler çerçevesinde kimi hakları canlı yaşamı korumak adına sınırlandırılabilir. Bu temel hakların yasa ile sınırlandırılması, canlı yaşamının devamı adına gerçekleştirildiğinde dahi korunması zorunlu olan bazı temel haklar mevcuttur. Yaşama hakkı bu haklardan bir tanesi olarak afetlere karşı alınacak önlemler nedeniyle ortadan kaldırılamaz. Hukuk afetlere karşı hem canlı yaşamını hem de toplumun haklarını ve özgürlüklerini yeniden tesis etmeyi amaç edindiğinden bu amaca aykırı sınırlandırmalar da yapılamaz.
Bu hususa ilişkin olarak Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkarılmış olup bu kanunla kentlerde değişim hedeflenmiştir. Buna göre, fen ve sanat normlarına ve standartlarına uygun sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşturmak adına iyileştirme, tasfiye ve yenilemeler yapılarak bahsedilen bu değişim sağlanacaktır. Bahsi geçen kanunun 1. maddesinde de bu husus açıklanmaktadır. Riskli alanların tespiti Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli alanların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir.
Bu amacı gerçekleştirmek üzere idare, “afet riski altında alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde” uygulamalarda bulunabilir. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un ek 1. maddesi gereği, olağan hayatı bozulan veya kesintiye uğrayan yerler ile %65’i imar mevzuatına aykırı olan ya da yapı ve iskan ruhsatını sonradan alan yapıların bulunduğu alanları kapsamaktadır. Bu kanun kapsamında yer alan uygulama işlemlerinden biri de acele kamulaştırmadır. Ancak bu kapsamda yer alan acele kamulaştırma yalnızca riskli alanlarda uygulanabilecek ve mülkiyet hakkı başta olmak üzere çeşitli haklar üzerinde kısıtlamalar getirilmesi nedeniyle Anayasa madde 13’e uygun kullanılması gerekecektir.
2. Riskli Alan Nedir?
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun madde 2’de yer alan tanıma göre riskli alan; “zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan” olarak açıklanmaktadır. Bu tanımdan yola çıktığımızda bir alanın riskli olarak nitelendirilebilmesi için zemin yapısının veya üzerindeki yapılaşmanın can ve mal kaybı riski taşıması gerekmekte olup riskli alan tanımı sınırlandırılmıştır. Bu tanımlar doğrultusunda riskli alan, zemin yapısı gereği yapılaşma için uygun olmayan yer olabileceği gibi üzerindeki yapılar nedeniyle de riski hale gelen alanlar olabilir. Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yakılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapılar ise riskli yapı olarak tanımlanmaktadır. Bu doğrultuda riskli alanlarda imar ve yapılaşma işlemlerinin durması, alanda yeni yapı inşasını ve aynı zamanda alanın imara uygun hale getirilmesini sağlayacak her türlü faaliyetin de ölçülülük ilkesine uygun olacak şekilde her türlü faaliyeti durdurabilecektir.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun madde 5’e göre tahliye ve yıkım süreçlerinde öncelikle anlaşma yolu denenecek olup anlaşmaya varılamadığı yani yapılar yıktırılamadığı taktirde bu yapılar Bakanlıkça yıkılır veya yıktırılır. Bu madde hükmü ile aslında mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamaların, ilgililerin rıza vermemesi ya da anlaşma şartlarını kabul etmemesi şartına bağlandığı görülmektedir. Eğer ki ilgili kişiler tahliye ve yıkım süreci için anlaşma, uzlaşma veya kabul sağlamazsa bu durumda artık mülkiyet hakkını kısıtlayacak zorlayıcı tedbirlere gidilmesi gerekecektir.
Açıklanan nedenlerle riskli alan ve riskli yapı kararı sonrasında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında acele kamulaştırma gibi uygulama işlemlerinin de riskli alan ve riskli yapı kararının gerekleri ile uyumlu ve orantılı şekilde yapılması gerekmektedir.
3. Acele Kamulaştırma
Kamulaştırma, devletin kamu yararını neden göstererek bir kimsenin sahipliğinde bulunan özel mülkiyete rızası dışında son vermesidir. Kamulaştırma işlemini yapan mercii idare olmakla birlikte, bedelini ödemek suretiyle gerçek ve özel hukuk tüzel kişilere ait bulunan taşınmaz mallar üzerinde hak sahibi olmaktadır. Acele kamulaştırma ise bazı olağanüstü şartların varlığı durumunda açıklamış olduğumuz olağan kamulaştırma işleminde yapılması ve beklenmesi gereken bazı yasal süreçlerin sonraya bırakılarak, kişilere ait taşınmazlara derhal el konmasına olanak sağlayan kendine özgü istisnai bir kamulaştırma yöntemidir. Acele kamulaştırmada amaç idareye bir an önce tasarruf yetkisi sağlayarak acele ve istisnai hallerde kamunun büyük zararlara uğramasının önüne geçilmesidir.
Acele kamulaştırma işleminin amacı Kamulaştırma Kanunu madde 27’de de açıklanmakta olup buna göre acele kamulaştırmanın amacı “yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz mala el koyulması” olarak tanımlanmaktadır.
İdarenin kamulaştırmaya konu taşınmaza derhal el koymasını sağlayan istisnai bir kamulaştırma yöntemi olan acele kamulaştırma uygulamasında, kamulaştırmaya konu taşınmazın mülkiyeti acele kamulaştırma kararı tamamlanıncaya kadar taşınmazın sahibinde kalır. Ancak idare, acele kamulaştırma kararı ile birlikte taşınmaza el koyar. Bu el koyma kararı ile birlikte idare, acele kamulaştırmaya konu taşınmazdan fiili olarak geniş şekilde yararlanma yetkisi kazanır. İdare bu karar ile birlikte yol yapma, kanal açma, inşaata başlama vb. tasarruflarda bulunma hakkına sahip olur. Açıklandığı üzere acele kamulaştırma idareye geniş yetkiler sağladığından bu kararın verilebilmesi belirli şartlara bağlanmıştır.
4. Acele Kamulaştırmanın Şartları Nelerdir?
Acele kamulaştırmanın şartlarına Kamulaştırma Kanunu madde 27’de acele kamulaştırmanın amacını inceleyerek ulaşabilmekteyiz. Bu doğrultuda aşağıda acele kamulaştırmanın şartları maddeler halinde açıklanmaktadır.
A) Yurt Savunması İhtiyacının Ortaya Çıktığı Durumlar
3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca yurt savunması ihtiyacının ortaya çıkması durumunda acele kamulaştırma kararı verilebilir. Yurt savunmasında ihtiyaç duyulabilecek her türlü taşınır ve taşınmazın bir an önce ve gecikmeksizin temin edilmesi için acele kamulaştırma kararı verilmesi mümkündür.
B) Cumhurbaşkanınca Karar Alınacak Hallerde
C) Özel Kanunlarda Öngörülen Olağanüstü Durumlarda Acele Kamulaştırma
Özel kanunlarda ihtiyaç nedeniyle acele kamulaştırma yapılabileceği öngörülmüştür. Buna göre idareye verilen bir yetki olması durumunda özel kanunlarla da acele kamulaştırma yapılması mümkündür. Burada bahsi geçen özel kanunlardan bir tanesi makalemizin başında üstünde durduğumuz 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’dur. Tam olarak bu noktada riskli alanların dönüştürülmesi ve acele kamulaştırma alanları birbiri ile bağlantılı hale gelmektedir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun madde 6’nın ikinci fıkrasında acele kamulaştırmanın yapılabilmesi için birtakım şartlar öngörülmüştür. Bu madde hükmüne 6306 sayılı Kanun kapsamında acele kamulaştırmanın özelliklerini aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz.
a) İstisnailik ve İkincil Olma
6306 sayılı Kanunda acele kamulaştırmanın ikincil bir yöntem olarak belirlenmiş olmasının nedeni madde hükmünde “acele kamulaştırmada yapılabilir” ibaresinin geçmekte olmasıdır. Bu ifadeden anlayacağımız üzere acele kamulaştırma ilk opsiyon olarak öngörülmemiş aksine istisnai ve ikincil olarak düşünülmüştür. Diğer bir ifadeyle 6306 sayılı Kanun açısından da acele kamulaştırma, acele ve istisnai hallerle sınırlı bir uygulama olarak kabul edilmiştir. Örneğin 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 2. fıkrası açısından acele kamulaştırma yapılabilecek taşınmazlar, üzerindeki binası yıkılarak arsa haline gelen ve maliklerinin üçte iki çoğunlukla anlaşamadığı taşınmazlardır.
Sonuç olarak, bu kanuna göre olağanüstü bir durumda kamu yararını engelleyecek ve kamu zararına neden olacak bir durumun varlığı halinde istisnai ve ikincil olarak acele kamulaştırma kararı alınması gerekir.
b) Ayrıksı Usul
Acele kamulaştırma alanının kararının konusu yıkılma tehlikesi bulunan yapı ya da üzerinde bina bulunan riskli bir alan olması gerekir. Örneğin eğer yıkılmış bir bina olan arsa söz konusu ise bu alanda acele kamulaştırma kararı alınabilecekken üzerinde bina bulunmayan arsa için acele kamulaştırma kararı alınamayacaktır. Buna göre, riskli yapıların, üzerinde bina bulunan riskli alanların ve üzerinde hiçbir zaman bina bulunmamış riskli alanların acele kamulaştırması, işlemin sebep ve konu öğesi yönünden hukuka aykırılığına neden olacaktır
İdari işlemlerin tümü açısından genel amaç kamu yararıdır. Ancak diğer bir yandan idarenin, kanundan kaynaklanan yetkilerini, kanunda belirtilen sınırları içinde kullanması anlamına gelen kanuni idare ilkesi gereği idarenin, kanundan almadığı bir yetkiyi kullanması kamu yararı amacı taşısa bile işleminin hukuka aykırılığına sebep olacaktır. Bu nedenle de 6306 sayılı Kanun’un uygulamasını sağlamak üzere alınacak acele kamulaştırma kararı, somut durumun şartlarının gerçekliğinin yanı sıra Kanun’un tanıdığı yetkinin sınırları ile denetlenebilir. Bu nedenle de 6306 sayılı Kanun’un acele kamulaştırma kararının hangi usul şartlarında gündeme gelebileceği, acele kamulaştırma kararının sebep öğesi içinde yer alan diğer husustur.
5. Sonuç
Acele kamulaştırma kararının üç durum söz konusu olduğunda alınabileceğini inceledik. Bunlardan bir tanesi özel kanunlar uyarınca alınabilecek acele kamulaştırma kararları idi. Bu noktada acele kamulaştırma kavramı ile riskli alanların dönüştürülmesi kavramlarının kesiştiğini gördük. Bu bağlamda 6306 sayılı Kanun çerçevesinde acele kamulaştırma kararı alınabilmesinin yalnızca belirli durumlarda mümkün olduğunu inceleyerek aslında acele kamulaştırma kavramının belirlenmiş sınırları olduğunu gördük.
Bu kapsamda acele kamulaştırmanın istisnai ve ikincil bir seçenek olduğunu belirtmemiz önem taşımaktadır. Zira acele kamulaştırma kararı idareye geniş bir yetki alanı tanıdığından bu kararın verilebilmesi için kamu yararını tehlikeye atıp kamu zararı meydana getirebilecek bir durum olması gerekmektedir.
Son olarak “üzerindeki bina yıkılmış arsalarda” acele kamulaştırma yönteminin uygulanması mümkün olduğundan, bu taşınmazlar dışında acele kamulaştırma yönteminin uygulanması işlemi sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı kılacaktır. Son olarak belirtilmelidir ki, bu süreçte üzerindeki bina yıkılmış arsanın maliklerinin iradelerine öncelik verilmesi, Kanun’un aradığı zorunlu şart olmakla birlikte, mülkiyet hakkının tesisi açısından da yerinde olan usuldür. Bu nedenle, idarenin arsanın geleceği ile ilgili arsa maliklerinin karar almalarına imkan vermeden kamulaştırma aşamasına geçmesi, gerek 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 2. fıkrasındaki usule, hem de mülkiyet hakkının kısıtlanmasında ölçülülük ilkesine aykırıdır.